Powered By Blogger

16 Şubat 2010 Salı

Recep İvedik'e Sallamak


Cehennemde zebanibaşı teftişe çıkmış, kaynayan kazanları kontrol ediyormuş. Herbir kazanda bir millet kaynıyor, başında birer zebani, yandım deyip yukarı çıkmaya çalışanın kafasına bir tane vurup doğru kazanın dibine gönderiyormuş. Zebanibaşı sırayla gezerken alman, ingiliz, fransız, japon kazanları, hepsinin başında bir zebani duruyor, bakmış bir kazanın başı boş, hemen köpürmüş.
- "Bre zındıklar nerede bunun başındaki zebani?" diye
oradan bir zebani hemen söze girmiş
- "Efendim bu Türklerin kazanı, bunlarda kim kafasını yukarı çıkarmaya kalkarsa ötekisi hemen paçasından aşağı çekiyor, dolayısıla da bizde başlarına görevli koymadık." demiş (Konuyla alakası var mı bilmem ama fıkra aklıma geldi böyle bir girizgah yapayım (Recep ivedik de meyve veren ağaç ya bi de ben taşlıyayım dedim (!)).

Toplum olarak popülerliği olan herşeye olur olmaz sallamayı, giydirmeyi pek severiz. (Kıskançlık ve çekememezlik maskesi aslında yüzümüz olmuşda altındakini bilmiyoruz ). Yok efendim kurtlar vadisi kötü örnek deriz, bir bakmışsın ki dizi 4 nala gitmiş bide ardındakilere en az 3 boy fark atmış. Hele bir de diziden şöyle yahşi bir kararkterle de özdeşleştirildik mi, yağ bağlamış göbeğimizi daha bi okşanır. Aşk-ı memnu aile yapısını bozuyor, Türk örf ve adetlerine aykırı deriz, izlerken bihtere orospu etiketini yapıştırırız ama bir sonraki bölümünü de sabırsızlıkla bekleriz.

Gelelim Recep İvedik'e. Ekranlarda, gazetelerde, sohbet ortamlarında kısacası recep ivedik mevzusunun geçtiği hemen her yerde muhtemelen recep ivedik film tarzını küçümseyen cümlecikler geçiyordur. Hatta bu filmi izlemek bir bakımada toplumda kültür seviyesi indikatörü oldu.

Kız: Ayy murattt, çok banalsin, çok basitsin. Ne buluyosun bu filmde anlamıyorummm. Lütfen arkadaşlarımın yanında muhabbetini yapma bari . (Kızımız azerbeycanın başkentini, kenan evrenin ressamlık öncesi yıllarını, türk sinemasında adı unutulmazlar köşesine kazılan yapıtları ve birçok şeyi sular seller gibi biliyor ve özümsemiş ya, recep ivediği banal bulması da hakkı tabiki (!)).
Murat: Murat bu arada napsın ki kızın karşısında ezik büzük işte. Ama hayatımm! dan öteye geçemiyor kurduğu cümlemsi.

Recep ivediği ilk iki filminde 4 milyonun üzerinde insan izledi ve 3. (tahminen sayı doğrusu üzerinde seri, gidebildiği kadar gidecektir) de muhtemelen bu civarlarda seyredeceğine göre insanların pek de aşağılamaya hakkı yok gibi geliyor. Recep ivedik, kroluk diye tabir edilen mozağin içindekinleri bir bedene hapsetmiş fakat özünde iyi bir insan profili barındırması ve doğallığı sebebi ile insanlar tarafından kabul görmüştür. Bu kadar küsür milyon insanı vizyona çeken ve birçok insanın abidik gubidik, ne aptalca diye değerlendirebileceği şeylere altına sıçana kadar güldürebilmesini sağlayan karakterdeki samimiyet ve doğallıktır.

Aslında medyadaki haset toplarını (top burada gerçek anlamında kullanılmıştır, lütfen yan anlam yüklemeyiniz. Harbiden gerçek anlam) çatlatan da bu kadar basit birşeyin bu kadar tutulması ve fazla emek ve para gerektirmeden çekilen bir filmin hem seyirci açısından hem de hasılat açısından tavan yapmasıdır (milletin 20 filmde yapamayacağı hasılatı adam bi filmde tereyağınadan kıl çeker gibi yapınca nasıl koymasın ki!). Millette hazımsızlık devam ettikçe, şahan da serinin yeni filmlerini hazımsızlık çekenlerin bir tarafından ıkına sıkına çıkarmaya devam edecektir. İzleyenler kadar, izlemek isteselerde anti recep ivedik duruşunu bozamadıklarından dolayı izlemeyen bir o kadar da insan vardır.

Muhtemelen recep ivedik benzeri karakterlerin oluşturduğu filmlerde gün yüzüne çıkacaktır ama recep ivedik fenomen oldu bir kere (gaffur projesi vardı diye hatırlıyorum bir aralar sanki ama) taklitleri aslını yaşattıkça şahanda kıçıyla daha bi kahkaha atarak gülmeye devam edecektir.

Recep ivedik için söylenebilecek en doğru şey ticari başarısıdır. Hayatta en zor şey aslında basit olanı düşünüp hayata geçirebilmektir. Şahanda bunu yaptı ve yapmaya devam ederek mangır balyalarını istiflemeye devam edecektir. Artık bundan sonra zaten onun için başkalarının olumsuz eleştirileri, çekememezlikleri, hasetleri yada her ne denirse densin ipimle kuşağım modundadır. Şahan çoktan bileğini yağlayıp kendine giydirenlere diğer elinin üstünden şaklattı bile.

Bende recep ivediğe giydireyim diye oturdum klavyenin başına ama baktım ki yazının sonun da olmuş bir güzelleme. Giydirme artık başka bahara.

2 Şubat 2010 Salı

erkekler dünyasında kadın olmak

Kadın olarak doğmanın bedeli belkide dünyanın birçok yerinde hayata sıfırların solundaki rakam kadar uzak kalmak oluyor. Kimisinde tek bir sıfır kadar kimisinde ise kodamanın etli parmaklarındaki dolmakalem ile gücü oranında yazdığı sıfırlar kadar uzak. Ha kadın olarak doğmanın daha makbul olduğu yerler yokmudur vardır elbet ama onların sayısıda sıfırın sağındaki virgülden sonra gelen rakam kadar. İsterse sonsuza giden sayı doğrusu olsa ne yazar ki, sıfırdan biraz fazla, en fazla birden biraz az.


Çok fazla uzağa gitmeye gerek yok aslında, Google earth'da uzaydan dünyaya, dünyadan yurda doğru mouse'un tekerleğini döndürdüğümüzde karşımıza o kadar çok örnek çıkacaktır ki belki bilinen belki bilinip de bilinmek istenmeyen. Yurdum haritası Güldünya'lardan, Gülseren'lerden oluşan kan kırmızısı renge boyanacaktır.



Dünyaya amcasının oğlu komşusu Ahmet'le, kardeşi Mehmet'le aynı evlerde aynı ellerde geldiler ama bu dünyadan gene aynı evlerden, ellerden gittiler. Doğduklarında attıkları çığlıklar belkide yaşamları boyunca isyanın tek sesiydi. Mutluluk nedir sorusunun cevabı muhtemelen korku dolu gözlerde 32 bilinmeyenli denklemin çözümünden daha zordur. Sevmek ise yürekte kopan sessiz bir fırtınanın gök gürütüsü, yalnız kendi içinde yaşanan.

Yaşamak, başkalarının, töreyi dillendirenlerin iki dudağından çıkanlardan ibaret onlar için. Başkası diye tabir edilen bir erkeğe gülümsemek değil ki iki kelam bile etmek,farkında olmadan ölüme göz kırpmanın işaretidir. Denize düşen çapanın makarayı boşalttığı hızda yaşam geriye saymaya başlar.

Ve o an gelir. Boynunda nefesini kesen Ahmet'in, Mehmet'in parmak izleri ya da intihar etmesi(!) için eline tutuşturulan yağı bile olmayan ilmek. Bu dünyadan ayrılırken hayata, yaşadı diye kabul edilen yaşanmayanlara dair isyanı olan sadece 2 damla göz yaşı. Artık namusunu kurtardığına inanan ailenin gözünde o sadece telef olmuş bir hayvan kadar değeri olan kefenlenmiş bir bedendir.Üzerlerine kalan tek vazife onu defnetmektir.

Geriye kalan sadece gazete küpürlerindeki Güldünyalar, Gülserenlerdir. Ailelerinin ve törenin gözünde ise hiç yaşamamış siluetlerdir.